İşkence Suçu (TCK Madde 94)

İŞKENCE SUÇU VE CEZASI NEDİR?

İşkence suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun üçüncü bölümünde 94. Maddesinde düzenlenmiştir. İşkence, insan onuruna aykırı bir davranış olup; bu eyleme maruz kalan kişiler maddi ve manevi yönden acı çekmekte, bunun sonucu olarak da kendilerini değersiz hissetmektedirler. İşkence suçuna ilişkin olarak kanun maddesi şöyledir:

TCK MADDE 94
İşkence 
Madde 94- 
(1)Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
(2)Suçun; 
a)Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı, 
b)Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla, İşlenmesi halinde, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
(3)Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi halinde, on yıldan on beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
(4)Bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. 
(5)Bu suçun ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek cezada bu nedenle indirim yapılmaz. 
(6)Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez.

İŞKENCE SUÇUNUN TANIMI

İşkence suçunun tanımı, 10 Aralık 1984 tarihli “İşkencenin Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin” birinci maddesinde yapılmıştır. Bu tanıma göre işkence suçu; bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ızdırap veren fiil olarak belirtilmiştir. 

İşkence Suçuna Örnek:

Bir polis memurunun, şüphelinin ifadesini aldığı sırada şüpheliye suçunu itiraf ettirmek için fiziksel veya manevi olarak acı çektirmesi, şüphelinin üzerine soğuk su dökmesi, şüpheliyi bağlaması, aç ve susuz bırakması işkence suçuna örnek olarak gösterilebilir.            

HUKUKİ YARAR 

İşkencenin uygulanması, bir toplumda adalete olan güveni zedelemekte olup; bu eyleme maruz kalan kişiler, bedenen ve ruhen de olumsuz olarak etkilenmektedirler. Yasal mevzuatımızda işkence suçuna yer verilmesinin birden çok hukuki yararı bulunmaktadır. Bunların başında insan onurunun koruması, kişinin vücut dokunulmazlığının koruması ve adalete olan inancın korumasını belirtebiliriz.

SUÇUN FAİLİ VE MAĞDURU

FAİL

İşkence suçunun faili sadece kamu görevlileri olabilir. Kamu görevlisi olmayan kişilerin bu suçun faili olabilmesi hukuken mümkün değildir. Failin kamu görevlisi olmasının yanında işlediği eylemin mutlaka kamu görevi ve yetkisinin sağladığı otorite ve güç kullanarak yapılan bir eylem olması gerekir. Örneğin ifade sırasında şüphelinin bütün kıyafetlerini çıkaran ve onu çıplak bırakan polis memuru, bu eylemini kamu görevi ve yetkisinin sağladığı otorite ve gücü kullanarak gerçekleştirmektedir. Bu durum işkence suçuna örnektir. 

MAĞDUR

İşkence suçunun mağduru için kanunda özel bir düzenleme bulunmamakta olup; herkes bu suçun mağduru olabilmektedir. Suçun mağdurunun TCK 94/2 uyarınca çocuk, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişi, gebe bir kadın, avukat veya kamu görevlisi olması halinde faile verilecek suçun basit haline nazaran daha fazladır. 

SUÇUN MADDİ UNSURU

Suçun maddi unsuru TCK 94/1’ e göre bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışların gerçekleştirilmesidir. Suç, kanun maddesinde görüldüğü üzere seçimlik hareketli bir suçtur. İnsan onuru, soyut bir kavram olup; net bir şekilde tanımının yapılması mümkün değildir. İnsan onuru; kişinin sırf insan olması ile kazandığı, insanın temelini ve çekirdeğini oluşturan ayrılmaz temel bir parçadır. Örneğin tutuklu bir şahsı cezaevine götüren koruma memurunun sanığın kafasına çuval geçirmesi gibi durumlar insan onuru ile bağdaşmamaktadır. Cezaevindeki bir hükümlünün kemirgen farelerle dolu bir hücreye atılması kişinin bedensel yönden acı çekmesine örnek verilebilir. Yakalanan bir şüpheliye polis memuru tarafından uyku ilaçları verilmesi kişinin algılama ve irade yeteneğinin etkilenmesine sebebiyet vermekte olup; işkence suçuna örnek olarak gösterilebilir. 

SUÇUN MANEVİ UNSURU

İşkence suçu, sadece kasten işlenebilir. Suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir.

HUKUKA AYKIRILIK UNSURU

Hiçbir olağan veya olağanüstü neden veya durum, işkence suçunu hukuka uygun hale getirmemektedir. Birleşmiş Milletler sözleşmesi uyarınca da hiçbir istisnai durum, ne savaş hali, ne de savaş tehdidi, iç siyasi istikrarsızlık veya herhangi bir olağanüstü hal, işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilemez. Kişinin, işkenceye karşı açık veya zımni rızasının bulunması durumu dahi işkence suçunu hukuka uygun hale getirmez.

SUÇUN NİTELİKLİ(AĞIRLAŞTIRILMIŞ) HALLERİ

Türk Ceza Kanunu Madde 94/2 ve devamı hükümlerinde işkence suçunun nitelikli hallerine yer verilmiştir. Bu kapsamda: 

1-Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı işlenmesi hali: (TCK 94/2-a)

Belirtilen hallerde mağdur üzerindeki olumsuz etki ve ağırlık daha fazla olacağı için kanun hükmü bu durumda cezayı arttırmış olup; sanık hakkında 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası hükmedilmektedir. 

2-Avukata veya diğer kamu görevlisine karşı görevi dolayısıyla işlenmesi hali: (TCK 94/2-b)

Suçun avukatlar veya diğer kamu görevlilerine karşı işlenmesi durumunda ceza arttırılmış olup; sanık hakkında 8 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası hükmedilmektedir.

3-Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi hali: (TCK 94/3)

Cinsel taciz, mağdurun vücut dokunulmazlığının ihlali niteliğinde olmayan cinsel amaçla davranışla gerçekleştirilen her türlü eylemlerdir. Failin, bu eylemle işkence suçunu gerçekleştirmesi halinde sanık hakkında 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası hükmedilmektedir.

NETİCESİ SEBEBİYLE AĞIRLAŞTIRILMIŞ İŞKENCE SUÇU (TCK 95)

Failin kastettiği neticeden daha ağır bir sonucun gerçekleşmesi halini ifade eder. TCK 23 uyarınca netice sebebiyle ağırlaştırılmış suç; bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence suçuna Türk Ceza Kanunu Madde 95’ te yer verilmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 95
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence  
Madde 95-  
(1) İşkence fiilleri, mağdurun; 
a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, 
b) Konuşmasında sürekli zorluğa, 
c) Yüzünde sabit ize, 
d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, 
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, yarı oranında artırılır. 
(2) İşkence fiilleri, mağdurun; 
a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, 
b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, 
c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, 
d) Yüzünün sürekli değişikliğine, 
e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. 
(3) İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
(4) İşkence sonucunda ölüm meydana gelmişse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

TEŞEBBÜS

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesidir. İşkence suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebiliyor ise teşebbüs mümkün olabilir. Örnek: Failin, mağdura yüksek sesle müzik dinleterek işkence yapacağı sırada elektriklerin kesilmesi ve failin amacına ulaşamaması halinde işkence suçu teşebbüs aşamasında kalmıştır. 

İŞTİRAK

İşkence suçu özgü bir suç olup; suç sadece kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Ancak TCK 94/4’ te yer alan hüküm uyarınca suçun işlenişine iştirak eden diğer kişiler de kamu görevlisi gibi cezalandırılmaktadır. Bu durum TCK 40/2 “Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” Kanun maddesinin istisnasını oluşturmaktadır. 

İÇTİMA

Türk Ceza Kanunu Madde 43/3 uyarınca “işkence suçu” zincirleme suç kapsamı dışında bırakılmıştır. İşkence niteliği taşıyan eylem aynı zamanda hakaret, çocukların cinsel istismarı, cinsel saldırı gibi başka suçları oluşturuyor ise fikri içtima kuralları uyarınca fail en ağır cezayı gerektiren suçun cezasına hükmedilmektedir. İşkence suçunun cinsel taciz fiiliyle gerçekleştirilmesi halinde işkence suçunun nitelikli hali söz konusu olur.

GÖREVLİ MAHKEME VE YETKİLİ MAHKEME

İşkence suçunun yargılamasında görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesidir.

ZAMANAŞIMI SÜRESİ 

İşkence suçunda TCK 94/6 hükmü uyarınca zamanaşımı süresi işlememektedir. Yani işkence suçunda zamanaşımı sebebiyle davanın düşmesi veya düşme kararı verilmesi hukuken mümkün değildir.

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI 

İşkence suçunun soruşturma ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi değildir. İlgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedir. Mağdur, şikâyetini geri alsa dahi, yargılama devam etmektedir. 

UZLAŞMA

İşkence suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Taraflar aralarında uzlaşma sağlasalar dahi bu durumun soruşturmaya veya kovuşturmaya hiçbir olumlu veya olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Soruşturma veya kovuşturma devam etmektedir. 

YARGITAY KARARLARI

İŞKENCE SUÇU İLE KASTEN YARALAMA SUÇUNUN MAHKEME HÜKMÜNDE KARIŞTIRILMASI

“…Sanık hakkında, Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30.05.2011 gün ve 2011/2498 soruşturma nolu iddianamesi ile öğrencisi olan ...'ı değişik tarihlerde ve zaman dilimlerinde birden fazla kez aynı sınıfta okuyan arkadaşlarının önünde, Kötekler İlköğretim Okulu bahçesinde ve okul içerisinde kulaklarından ve saçından çekmek, yüzüne ve kafasına canının acıyacağı şekilde eliyle vurarak fiziksel şiddet uygulamak suretiyle insan onuruyla bağdaşmayan, bedensel ve ruhsal yönden acı çekmesine, arkadaşları içerisinde aşağılanmasına, küçük düşmesine yol açacak davranışları gerçekleştirdiğinden bahisle TCK'nın 94/2-a maddeleri gereğince işkence suçundan cezalandırılması için dava açılmasına karşın, suç vasfı ikiye bölünerek sanığın işkence suçundan beraatine ve katılanı okul laboratuvarında darp etmesi eylemi nedeniyle kasten yaralama suçundan mahkumiyetine kararı verilmesi suretiyle hükmün karıştırılması, Yasaya aykırı, katılanlar vekilleri ile sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/28227 E. , 2020/11318 K.) 

İŞKENCE SUÇU VE ZAMANAŞIMI 

“…Somut olayda; sanıklara yüklenen işkence suçu olay tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nın 243. maddesinde düzenlenmiş olup, zamanaşımına ilişkin bir hüküm içermemektedir. Dava zamanaşımı yasanın 102 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nın 94. maddesinde, yasanın kabul edildiği ilk şeklinde zamanaşımına ilişkin bir hüküm bulunmadığı halde, 11.04.2013 gün, 6459 sayılı Yasanın 9. maddesi ile 94. maddeye eklenen 6. fıkrada ''Bu suçtan dolayı zamanaşımı işlemez'' hükmü kabul edilmiştir. Dava zamanaşımının uygulanmayacağını kabul etmesi nedeniyle aleyhe olan bu hüküm, yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenen suçlarda uygulanacak, geçmişe etkili olmayacaktır. Bu itibarla incelenen dosyada, suçun işlendiği iddia olunan 18.11.1999 tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK.nın, 243. maddesinde suçun yaptırımı 8 yıla kadar ağır hapis olarak kabul edilmiştir. 01.06.2005 günü yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nın 94. maddesinde ise, 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Yasal değişiklikler gözetildiğinde, hükmolunacak cezaların yukarı sınırları ve zamanaşımı süresi itibariyle en lehe olan hüküm; suç tarihinde yürürlükte bulunan ve en fazla 8 yıl hapis cezasını öngören 765 sayılı TCK.nın 243/1. maddesi olup, aynı Yasanın 102/3. maddesinde öngörülen asli 10 yıllık, hukuki kesinti halinde 104/2. maddesi uyarınca 15 yıllık kesintili (uzamış, olağanüstü) dava zamanaşımına tabi olduğu anlaşılmakla ; Bozmaya uyularak; yapılan yargılama sonunda, mahkemece kanıtlar değerlendirilip gerektirici nedenleri açıklanmak suretiyle verilen düşme ve beraat kararları usul ve yasaya uygun bulunduğundan ... ve ... vekili ve ...'ın işkence suçunda zamanaşımının gerçekleşmediğine, eksik incelemeye; Cumhuriyet Savcısı ve katılan ... vekilinin sanık ...'e yüklenen yalan tanıklık suçunun sabit olduğuna ve sanık ...'a yüklenen suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan cezalandırılması gerektiğine yönelik temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/9943 E. , 2019/7851 K.) 

JANDARMA GÖREVLİSİNİN İFADE SIRASINDA ŞİKÂYETÇİYİ FALAKAYA YATIRMASI KASTEN YARALAMA SUÇUNU DEĞİL, İŞKENCE SUÇUNU OLUŞTURUR

“…Somut olayda; jandarma görevlisi olan sanığın bir suç nedeniyle yakalanan şikayetçiye önce suçunu söyletmek amacıyla tokat atması, akabinde de Jandarma Karakolunda falakaya yatırarak ayaklarının altına copla vurması, belli bir süreç içerisinde süreklilik gösteren ve dolayısıyla sistematik bir şekilde işlenen, insan onuru ile bağdaşmayan, mağdurun bedensel ve özellikle ruhsal yönden acı çekmesine neden olan, algılama ve irade yeteneğini ve buna bağlı olarak da hiçbir şekilde etkilenmeden, özgür iradesiyle ifade vermesini etkileyen, aşağılanmasına yol açan davranışlar olup işkence suçunun oluştuğu gözetilmeden yazılı şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulması, Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı CMUK.nun 326/son madde ve fıkrası uyarınca kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASI- NA), 26.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (8. Ceza Dairesi 2013/15223 E. , 2014/7817 K.) 

İŞKENCE SUÇUNDA KAMERA KAYITLARININ DOSYAYA GETİRİLMEMESİ SEBEBİYLE EKSİK İNCELEME SONUCU BERAAT KARARI VERİLMESİ YASAYA AYKIRIDIR 

“…Oluş, tüm dosya kapsamı ve katılanın şikayet dilekçesinde, soruşturma aşamasında ve 06.05.2014 tarihli duruşmada sanıkların 14.11.2013 tarihinde 16:00-17:00 saatleri arasında kendisine işkence yaptıklarına, ayaklarına jopla vurduklarına ve 24 saat müşahede odasında aç ve susuz bıraktıklarına ilişkin iddiaları ve 31.11.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna göre "katılanın ayaklarında meydana gelen yaralanmaların iddia ettiği gibi jopla olmasının mümkün" olarak tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; 11.12.2013 tarihli CD görüntü inceleme tutanağının 14.11.2013 tarihi 16:13:20 ile 16:28:50 saatleri arası ile 15:11:2013 tarihi saat 13:03:58 ile 16:53:20 saatleri arasındaki katılana yemek, su ve ilaç verildiği anlara ilişkin olan kısa zaman dilimlerini kapsadığı ve değerlendirme bölümünde "kameraya uzak bölümlerdeki hareketliliğinin net olarak tespitinin yapılabilmesi için daha uygun mesafede kamera olup olmadığının tespiti ve incelenmesi önem kazanmaktadır" şeklindeki görüş dikkate alındığında; gerçeğin tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespiti bakımından, katılanın iddia ettiği 14.11.2013 tarihinde müşahede odasına girdiği andan 15:11:2013 tarihinde müşahede odasından çıktığı ana kadarki tüm görüntüler ile süngerli oda içindeki kameraya ilişkin belirtilen zaman dilimine ait görüntülerin dosyaya getirtilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırmayla beraat kararı verilmesi, yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.03.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (8. Ceza Dairesi 2019/19926 E. , 2020/10645 K.) 

İŞKENCE SUÇUNDA HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ YAPILAMAZ 

“…Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 3. maddesi işkence yasağına ilişkin olup bu yasak kesin olarak öngörülmüştür. Demokratik toplumun temel değerlerinden birini teşkil eden işkence yasağı mutlak haklardandır, hiçbir şekilde istisnaya tabi tutulamaz, BM işkence sözleşmesinin 2. maddesinde "hiçbir istisnai durum, ne savaş hali, ne de savaş tehdidi, iş siyasi istikrarsızlık veya herhangi bir olağanüstü hal işkencenin uygulanması için gerekçe gösterilmez. Bir üst görevlinin veya resmi merciin emri işkencenin haklılığına gerekçe kabul edilemez" şeklindeki düzenlemeler gözetildiğinde haksız tahrik veya hukuka uygunluk nedenlerinin uygulanmayacağını kesin bir şekilde ifade etmiştir. İnsan onurunun korunan en yüksek değerlerden olmasından hareketle işkence suçunda uygulama olanağı bulunmayan 5237 sayılı TCK.nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanarak sanığa eksik ceza tayin edilmesi, yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321 ve 326/son maddeleri gereğince BOZULMASINA…” (8. Ceza Dairesi 2019/9772 E. , 2019/7732 K.) 

POLİSLERİN İFADE SIRASINDA İŞKENCE YAPMASI VE ADLİ TIP RAPORU SONUCU CEZALANDIRILMALARI 

Dairemizin 18.06.2018 gün ve 2018/5502 esas, 2018/7026 sayılı ilamındaki onama kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.11.2018 tarihinde itirazda bulunulması üzerine dosya incelendi:Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; katılanın çalıştığı şantiyede meydana gelen hırsızlık olayıyla ilgili olarak yapılan soruşturmada inşaata ait kamera görüntülerinde katılanın görülmesi üzerine katılanın açık kimlik ve adres bilgilerinin tespit edildiği, suç tarihinde saat 01.00 sıralarında katılanın görevli kolluk birimi tarafından ifadesi alınmak üzere Sancaktepe Asayiş Büro Amirliği'ne getirildiği, burada amir sanık ... ve polis memuru sanık ... tarafından katılanın sorgu odasına alındığı, katılanın aşamalarda değişmeyen beyanları, katılanın eşi ve oğlu 'ın olay sonrası eve gelen katılanın yüzünde ve vücudunda şişlik ve morluklar olduğuna dair beyanları, katılanın sanıkları teşhisine ilişkin tutanak ve olaydan iki gün sonra, şikayet üzerine alınan Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 28.03.2014 tarihli ön raporunda belirtilen yaralanmaya ilişkin bulgular ile İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğü'nün 04.03.2015 tarihli kesin raporunda katılandaki yaralanmaların “Künt travmatik yaralanmalar olduğu ve kişinin öyküsünde aktarmış olduğu kaba dayak ile uyumlu olduğu, ruhsal muayene ve değerlendirmeler sonucunda; Ruhsal Bozukluklar Tanısal ve Sayısal El Kitabı (DSM-IV) tanı ölçütlerine göre, kişinin söz konusu olayla ilgili olarak olay sonrasında Depresif Mizaçla Giden Uyum Bozukluğu tanısı aldığı, bu ruhsal tanısının kişinin "işkence " öyküsünde aktardığı travmayla doğrudan ilişkili olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte OLMADIĞI, kişinin sağlığının ve algılama yeteneğinin bozulmasına neden OLDUĞU” şeklinde rapor düzenlenmesi ve katılanı hastaneye götüren polis memurlarının da beyanlarının alınmış olması karşısında; sanıkların işkence suçunu işlediklerini sabit kabul eden mahkemenin delillerin mahkumiyete yeterli olduğu yönündeki takdir ve değerlendirmesinde isabetsizlik görülmediğinden; Dairemizin sanıklar hakkında verilen 18.06.2018 gün ve 2018/5502 esas, 2018/7026 karar sayılı onama kararları usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen itiraz içeriği açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden Dairemizin onama kararının düzeltilmesine yer olmadığına, 5271 sayılı CMK.nın 308/3. maddesi uyarınca dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi…” (8. Ceza Dairesi 2018/11640 E. , 2019/1787 K.) 

SANIKLARIN EYLEMLERİ SİSTEMATİK VE SÜREKLİLİK ARZ EDER ŞEKİLDE OLMADIĞINDAN İŞKENCE SUÇU DEĞİL; KASTEN YARALAMA SUÇU OLUŞMUŞTUR

“…Katılanın bir suç şüphesi ile takibi sırasında polis memuru sanıklardan kaçmaya çalışırken, tel örgülere takılarak yere düştüğü ve bu esnada sanıkların yere düşen katılanın yanına gelerek batın bölgesine tekme atmaları sonucu katılanın dalağının ağır derecede hasar gördüğü, bilahare dalağının alındığı şeklinde iddia olunan olayda; katılanda meydana gelen yaralanmanın telden atlama sırasında düşme sonucu oluşmayıp, sanıkların attıkları tekme neticesinde oluştuğu, katılanın aşamalarda değişmeyen anlatımları, dosyada mevcut doktor raporları, adli tıp raporu ve tanık beyanlarından anlaşılmakla, sanıkların eylemleri sistematik ve süreklilik arz eder şekilde olmadığından, işkence suçunu oluşturmadığı, bu haliyle eylemlerinin neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçunu oluşturmakla bu suçtan cezalandırılmaları gerekirken, yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi, yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebepten dolayı 5230 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA…”(8. Ceza Dairesi 2016/12186 E. , 2017/12375 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.