İrtikap Suçu (TCK Madde 250)

İRTİKAP SUÇU VE CEZASI

İrtikap suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dördüncü kısım, birinci bölüm Kamu İdaresinin Güvenirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar başlığı altında TCK Madde 250’ de düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:

TCK MADDE 250
İrtikap  
Madde 250- 
(1) Görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi icbar eden kamu görevlisi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kamu görevlisinin haksız tutum ve davranışları karşısında, kişinin haklı bir işinin gereği gibi, hiç veya en azından vaktinde görülmeyeceği endişesiyle, kendisini mecbur hissederek, kamu görevlisine veya yönlendireceği kişiye menfaat temin etmiş olması halinde, icbarın varlığı kabul edilir. 
(2) Görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına bir kimseyi ikna eden kamu görevlisi, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 
(3) İkinci fıkrada tanımlanan suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmiş olması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 
(4) İrtikap edilen menfaatin değeri ve mağdurun ekonomik durumu göz önünde bulundurularak, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

KORUNAN HUKUKİ YARAR 

Kanunda irtikâp suçunun düzenlenmesi ile kamu idaresinin ve otoritesinin güvenirliği ve disiplinli bir şekilde işleyişi koruma altına alınmıştır. Kamu görevlisi olan failin kanunda belirtilen bu eylemine cezai yaptırım uygulandığı için kamu idaresine duyulan güven artmaktadır. 

SUÇUN FAİLİ 

İrtikâp suçunun faili sadece kamu görevlileri olabilir. Bu nedenle özgü suç olarak nitelendirilmektedir. Kamu görevlisinin tanımı TCK Madde 6/1-c’ de yapılmış olup; bu kapsamda kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. Failin suç fiili işlendiği esnada kamu görevlisi olması yeterlidir. Fail, sonradan bu sıfata kaybetse dahi bu durum bir önem arz etmez. 

SUÇUN MAĞDURU 

İrtikâp suçunun mağduru kendisinden fayda elde edilen veya elde edilecek olan kişidir. Mağdur, kısaca işlenen suç fiili nedeniyle haksızlığa uğrayan veya hakkı ihlal edilen kişiyi ifade etmektedir. İrtikâp suçu, kamuya karşı işlendiği için aynı zamanda toplumu oluşturan herkes bu suçun mağdurudur.

SUÇUN MADDİ UNSURU 

1- İcbar Suretiyle İrtikâp (TCK Madde 250/1)

Bir kamu görevlisinin görevinin sağladığı gücü ve nüfuzu kötüye kullanması ile kendisine veya bir başkasına fayda sağlaması veya bu yolla vaatte bulunmasına bir kimseyi icbar etmesi ile oluşur. Mağdurun, kamu görevlisi olan failin haksız tutum ve davranışı karşısında işinin gereği gibi ya da hiç veya en azından zamanında görülmeyeceği düşüncesi ile kendisini zorunlu hissederek faile veya failin yönlendirdiği kişiye menfaat sağlaması durumunda da icbarın varlığı kabul edilmektedir. İrtikâp kelime anlamı olarak; kötü iş yapma, kötülük etme, yiyicilik anlamına gelmektedir. İcbar kelimesinin anlamı ise bir kimseyi mecbur bırakmak, zorunda bırakmak ve zorlamak olarak tanımlanmaktadır.  Örnek: bir tapu müdürünün vatandaşın tapu ile ilgili hukuka uygun bir işini halletmek için ondan para istemesi ve para vermemesi durumunda onun işini yapmayacağını söylemesi icbar suretiyle irtikâp suçunu oluşturur. 

2- İkna Suretiyle İrtikâp (TCK Madde 250/2)

Bir kamu görevlisinin görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla, kendisine veya başkasına yarar sağlamasına veya bu yolla vaatte bulunmasına bir kimseyi ikna etmesi suretiyle oluşur. Örnek: şikâyetçi mağdurun ifadesini alan polis memurunun masraf adı altında mağdurdan 1000TL alması ikna suretiyle irtikâp suçunu oluşturur. Mağdur, bu örnekte ödediği paranın hukuka aykırı olduğu bilincinde değildir. Failin gerçeğe aykırı beyanda bulunması ve mağduru kandırması sonucu, mağdur ödediği paranın meşru olduğuna inanmaktadır. 

3- Hatadan Faydalanma Suretiyle İrtikâp (TCK Madde 250/3) 

Kanun maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca suçun kişinin hatasından yararlanarak işlenmesi durumunda failin cezalandırılacağı öngörülmüştür. Örnek: bir okul müdürünün öğrenci kayıt esnasında velinin para vermemesi gerektiği halde para vermesi üzerine okul müdürünün parayı mağdura iade yerine sesini çıkarmayarak bu parayı kendisine mal etmesi durumunda oluşur. Kanunda suçun en hafif biçimi hatadan faydalanmak suretiyle irtikâptır.

SUÇUN MANEVİ UNSURU 

İrtikâp suçu, sadece kasten işlenebilir. Kast, kanunun suç olarak kabul ettiği bir fiilin ve onu meydana getirecek hareketin neticesini bilerek ve isteyerek işleme iradesidir. İrtikâp suçunun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ BİÇİMLERİ 

TEŞEBBÜS 

Teşebbüs, failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememesi halidir. TCK 250/1 ve TCK 250/2 fıkralarında icra hareketleri belli kısımlara bölünebildiği için teşebbüs mümkündür. Ancak TCK 250/3 fıkrasında teşebbüs mümkün değildir.  

İŞTİRAK 

TCK madde 37/1 uyarınca suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri fail olarak sorumlu olur. İrtikâp suçunun failinin kamu görevlisi olması gerekmektedir. Bu sebeple irtikâp suçu özgü bir suçtur. TCK Madde 40/2 bağlılık kuralı uyarınca suçun işlenişine iştirak eden kamu görevlisi olmayan diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur. 

İÇTİMA 

İrtikâp suçu, diğer suçlarla içtima edebilir. Failin eylemi ile irtikâp suçunun unsurları oluşmuş ve bunun yanında başka bir suç daha işlenmiş ise; ikinci işlenen suç, irtikâbın unsuru veya nitelikli hali olmadığı hallerde failin eylemi ayrı ayrı suç teşkil eder. Örnek; tehdit suçu icbar suretiyle irtikâp suçunun bir unsuru olduğu için fail ayrıca tehdit suçundan dolayı cezalandırılmaz. İrtikâp suçu, aynı zamanda “görevi kötüye kullanma” suçunun özel bir şekli olduğu için, failin eylemi aynı zamanda görevi kötüye kullanma suçunu oluştursa da fail sadece irtikâp suçundan ceza alır. Örneğin failin irtikâp suçunu resmi belgede sahtecilik yaparak işlemesi durumunda faile her iki suçtan da ayrı ayrı ceza verilir. TCK 212: “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” İrtikâp suçunun zincirleme suç şeklinde işlenmesi de mümkündür. TCK madde 43 uyarınca bir suç işleme kararının icrası kapsamında, bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir.

UZLAŞMA

İrtikâp suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında değildir. Taraflar aralarında uzlaşma sağlasalar dahi bu durumun soruşturmaya veya kovuşturmaya hiçbir olumlu veya olumsuz etkisi bulunmamaktadır. Soruşturma veya kovuşturma devam etmektedir.

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMANIN YAPILMASI 

İrtikâp suçunda soruşturma ve kovuşturmasının yapılması şikâyete tabi değildir. İlgili makamlar suçun işlendiği bilgisine ulaştığı anda resen harekete geçmektedir. Mağdur, şikâyetini geri alsa dahi, yargılama devam etmektedir.

YARGITAY KARARLARI

İRTİKÂP SUÇUNDA DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE DÜŞME KARARI

  “…Sanık müdafin 03/04/2019 tarihli dilekçesi ile temyizden feragat ettiği anlaşılmakla, incelemenin katılan ... vekilinin temyiz itirazları ile SINIRLI OLARAK YAPILMASINA karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Sanığın üzerine atılı ikna suretiyle irtikap suçunun 5237 sayılı TCK'nın 250/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e maddesinde belirtilen 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını en son kesen işlem olan 23/06/2010 tarihli sorgu ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği dikkate alınarak kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması, Kanuna aykırı, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sanık hakkında açılan kamu davasının aynı Yasanın 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle DÜŞMESİNE 11/02/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (5. Ceza Dairesi 2020/3227 E. , 2021/562 K.) 

İRTİKÂP SUÇUNDA İLAVELİ DAVA ZAMANAŞIMI SÜRESİ VE DÜŞME KARARI

“…Sanığın oluşa uygun olarak işlediği kabul edilen ikna suretiyle irtikap suçunun 5237 sayılı TCK'nın 250/2. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 12/12/2007 ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği dikkate alınarak kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırı ve sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanunun 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE 14/01/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (5. Ceza Dairesi 2020/3575 E. , 2021/117 K.) 

İRTİKÂP SUÇUNDA ZİNCİRLEME SUÇ HÜKÜMLERİNİN UYGULANMAMASI SEBEBİYLE BOZMA KARARI

“…Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 tarihli, 2014/118 Esas ve 2016/208 sayılı Kararında da benzer şekilde belirtildiği üzere, irtikap suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlenmiş olması karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin suçun mağduru değil, zarar göreni olacağı nazara alınarak, sanık hakkında tek suçtan hüküm kurulup zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle artırım yapılarak ceza belirlenmesi yerine, ikna suretiyle irtikap suçundan sekiz kez cezalandırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi, İkna suretiyle irtikap suçundan kurulan hükümlerde; mağdurların ekonomik durumlarının araştırılmasından sonra sanık hakkında TCK'nın 250/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının karar yerinde değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Sanık hakkında ikna suretiyle irtikap suçundan sekiz kez mahkumiyet hükmü kurulduğu halde, TCK'nın 53/5. maddesi gereğince bir kez hak yoksunluğuna hükmolunması ile anılan hükümde belirtilen bir katı ibaresinden anlaşılması gerekenin ceza miktarının kendisi olduğu nazara alınmadan görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükümde ceza miktarını aşacak şekilde 1 yıl 3 ay süreyle hak yoksunluğuna karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafi ile katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 16/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (5. Ceza Dairesi 2020/3637 E. , 2020/13723 K.) 

POLİS MEMURUNUN SERBEST BIRAKMA KARŞILIĞINDA ŞÜPHELİLERDEN PARA İSTEMESİ   

“…Polis olan sanıkların kendilerine verilen talimat sınırlarını aşarak fuhuş yapıldığı iddia edilen evlere girdikleri, burada bulunan erkek şahısların yarı çıplak fotoğrafını çektikleri veya fotoğrafını çeker gibi yaptıkları, bilahare bu şahısları ekip otosuna götürdükleri, burada kendileriyle yaptıkları görüşmede eylemlerinin yüksek miktarda cezaya tabi olduğunu, kendilerini karakola götüreceklerini, olayı ailelerinin duyacağını ve benzeri sözleri söyleyerek şahısları baskı altına aldıkları ve serbest bırakma karşılığında kendilerinden para talep ettikleri, bu cümleden olmak üzere birlikte bir kısım katılan ve mağdurlardan para aldıkları, bilahare serbest bıraktıkları oluşa uygun kabul edilen sanıkların eylemlerinin, irtikap suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun millete ve devlete karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olması, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği gözetildiğinde, zincirleme biçimde icbar suretiyle irtikap suçunu oluşturacağı nazara alınarak 6352 sayılı Yasanın 86. maddesi ile eklenen 5237 sayılı TCK'nın 250/4 maddesine göre mağdur ve katılanların ekonomik durumunun araştırılmasından sonra irtikap edildiği kabul edilen miktar yönünden TCK'nın 250/4. maddesinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hükümler kurulması, Kabule göre de; Suçun 5237 sayılı TCK'nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. madde ve fıkrası gereğince cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uygulama yapılması, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı Kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle sanıklar hakkında TCK'nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, katılan Hazine vekilinin ve sanıklar müdafiilerin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2014/10759 E. , 2018/3541 K.) 

KAMU GÖREVLİSİ OLAN SANIĞIN EYLEMİ “İKNA SURETİYLE İRTİKÂP” SUÇU OLUP; FAİLE DOLANDIRICILIK SUÇUNDAN CEZA VERİLMESİ HUKUKA AYKIRIDIR 

“…Makine İkmal servisinde görev yapan sanığın, kız kardeşine eşinden dolayı ölüm aylığı bağlanması için kuruma gelip bilgi almak isteyen katılana, bilgisayardan sigorta bilgilerini sorguladıktan sonra 6.250 TL ödenmesi halinde askerlik borçlanması yapılarak ölüm aylığının bağlanabileceğini söylediği ve borçlanmanın yapıldığı tahsis servisinde çalışmakta olduğu izlenimi oluşturup iradesini fesada uğrattığı, sanığın yetki ve olanaklarını yasalara uygun olarak kullanacağı inanç ve beklentisi içinde bulunan katılanın ise bu duruma inanıp suça konu parayı ödediğinin anlaşılması ve oluşun mahkemece de bu şekilde kabul edilmesi karşısında, sanığın sabit olan görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği hileli davranışlarla kendisine yarar sağlaması eyleminin ikna suretiyle irtikap suçunu oluşturduğu ve 6352 sayılı Kanunun 86. maddesi ile eklenen TCK'nın 250/4. maddesi de nazara alınarak, aynı Kanunun 250/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, Kabule göre de; Hükmün gerekçesinde eylemin TCK'nın 255. maddesine uyduğu kabul edilmesine rağmen aynı Kanunun 157. maddesi uygulanarak hükümde çelişki yaratılması, Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2014/2377 E. , 2016/4151 K.) 

HATADAN FAYDALANMAK SURETİYLE İRTİKÂP SUÇUNUN İŞLENMESİ

  “…Borcundan dolayı Ankara 20. İcra Müdürlüğünce hakkında icra takibi başlatılan ve ödeme emri tebliğ edilen katılanın, olay günü kendisine gelen ödeme emriyle birlikte bildirilen borcunu ödemek maksadıyla sanığın İcra müdürü olarak görev yaptığı Yıldızeli İcra Müdürlüğüne müracaat ettiği, sanığın kendilerine bu konuda talimat gelmemesine rağmen müştekinin kendisine verdiği parayı ilgili icra dosyasına göndermek üzere kabul ettiği, bilgisayarda sorun olması nedeniyle hemen makbuzunu veremeyeceğini söyleyip bir kaç gün sonra gelmesini istediği, daha sonra belge almak için gelen katılana adli emanete kayıtlı suça konu parayı Ankara 20. İcra Müdürlüğüne gönderdiğine ilişkin notun yazılı olduğu kağıdı verip gönderdiği, daha sonra teslim ettiği paranın sanık tarafından ilgili icra dairesine gönderilmediğini ve çıkar sağlandığını öğrenen katılanın başvuru üzerine soruşturmanın başlatıldığının anlaşıldığı ve oluşun mahkemece de bu şekilde kabul edildiği, yetki ve olanaklarını yasalara uygun kullanacağı beklentisi ve inancıyla kamu görevlisi olan sanığa başvuran katılanın borcunu ödemek istediğini bildirip parayı teslim ettiği, sanığın usulüne uygun ödeme yöntemlerini katılana bildirmek yerine onun inanç ve güveninden faydalanarak parasını alıp çıkar sağlama fiilinin TCK'nın 250/3. maddesine uyan hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddeleri uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2013/366 E. , 2014/4275 K.) 

POLİS MEMURU SANIKLARIN GÖRVLERİNİN GEREKLERİNE AYKIRI HAREKET EDEREK KATILANDAN MENFAAT TEMİN ETMELERİ VE ADLİ İŞLEM YAPMAMALARI RÜŞVET ALMA SUÇUNU OLUŞTURUR 

“…Katılan B.. M..'nın alışveriş merkezinde bir marketten sigara alarak karşılığında sahte 100 TL verdiği şeklindeki ihbar üzerine duruma önce özel güvenlik görevlilerinin el koyduğu, bu kişilerin tuttukları tutanakla katılanı ve sahte olduğu belirtilen parayı tanık polis memuru A.. Ç..'e teslim ettikleri, katılanın daha sonra polis otosu ile Yenişehir Polis Merkezine getirildiği, burada Başkomiser olan sanık B.. G.. ile polis memuru olan sanık Ş.. C..'nin, katılandan adli işlem yapmama karşılığında 300 TL isteyip, bu miktarı veremeyeceğini söylemesi üzerine 100 TL aldıklarının anlaşılması karşısında; eylemde cebri veya ikna suretiyle irtikap suçlarının yasal unsurları oluşmamakla birlikte her iki sanığın görevlerinin gereklerine aykırı hareket ederek katılandan menfaat temin ettikleri ve bunun sonrasında adli işlemleri yapmayarak sahte olduğu belirtilen paranın da yok olmasını sağladıkları gözetildiğinde eylemlerinin rüşvet alma suçunu oluşturduğu gözetilmeden dosya kapsamı ve oluşa uygun düşmeyen yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde ikna suretiyle irtikap suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması, Kabule göre de; Hükümden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 86. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 250. maddesine eklenen 4. fıkrası karşısında mağdurun ekonomik durumu ile sağlanan menfaatin değeri dikkate alınarak yeniden hukuki değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, Hazine vekili ve sanıklar müdafiilerin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…” (5. Ceza Dairesi 2012/13934 E. , 2014/1646 K.)

CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI

İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.