Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dördüncü bölümünde, kamu güvenine karşı suçlar başlığı altında madde 209 da düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:
TCK MADDE 209 |
Açığa imzanın kötüye kullanılması Madde 209- (1) Belirli bir tarzda doldurulup kullanılmak üzere kendisine teslim olunan imzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı, verilme nedeninden farklı bir şekilde dolduran kişi, şikayet üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) İmzalı ve kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç doğuracak şekilde dolduran kişi, belgede sahtecilik hükümlerine göre cezalandırılır. |
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunda korunan hukuksal yarar, kişilerin karşılıklı olarak yapmış olduğu sözleşmelere güven ilişkisinin korunmasıdır. Bu suç tipi ile kamu güvenliğinin sağlanması ve toplumun güven ve huzur içerisinde yaşaması amaçlanmış olup; bu sebeple Türk Ceza Kanununda açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi gayet yerinde bir karardır.
Bu suçun faili açısından kanunumuz özel bir düzenleme ve özellik ön görmemiştir. Herkes bu suçun faili olabilmektedir. Kamuda çalışanların da bu suçu işleyebilmesi mümkündür.
Fail, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile kendisine teslim edildiği anda belge özelliği taşımayan bir kâğıdı belge haline getirmektedir. Kanunun ikinci fıkrası uyarınca failin imzalı veya kısmen veya tamamen boş bir kağıdı hukuka aykırı olarak ele geçirip veya elde bulundurup da hukuki sonuç oluşturacak şekilde doldurması durumunda, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değil; eylemin niteliğine göre özel belgede sahtecilik veya resmi belgede sahtecilik suçu hükümlerine göre cezalandırılması öngörülmüştür.
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçunun meydana gelmesi için imzayı atan kişinin ilgili kağıdı faile kendi rızası ile teslim etmesi gerekmektedir. Ayrıca kanun hükmü uyarınca kısmen veya tamamen boş kağıdın teslim edilmeden önce imzalı olması gerekmektedir. Failin imzayı kendisi sahte olarak atması halinde yine açığa imzanın kötüye kullanılması suçu değil; belgede sahtecilik suçu oluşmaktadır.
Kanun hükmünde açıkça belirtildiği üzere suçun maddi unsuru, boş ve imzalı bir kağıdın verilme nedeninden farklı biçimde doldurulmasıdır. Suç, boş ve imzalı bir kağıdın verilme nedeninden farklı bir şekilde doldurulması anında oluşmaktadır. Failin bu belgeyi herhangi bir yerde kullanıp kullanmaması önemli değildir.
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, sadece kasten işlenebilen bir suç olup, suçun taksirle işlenebilmesi hukuken mümkün değildir.
Kanunda suçun nitelikli haline ilişkin olarak bir hüküm bulunmamaktadır; ancak Türk Ceza Kanunu madde 211’ de daha az ceza verilmesini gerektiren hal öngörülmüştür. Bu hüküm aşağıda belirtilmiştir:
TCK MADDE 211 |
Daha az cezayı gerektiren hal Madde 211- (1) Bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla belgede sahtecilik suçunun işlenmesi halinde, verilecek ceza, yarısı oranında indirilir. |
Görüldüğü üzere failin, hukuki bir ilişki sebebiyle doğan alacağını ispatlamak veya gerçek bir durumun belgelenmesi amacıyla açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu işlemesi halinde verilecek ceza yarı oranında indirilmektedir.
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu, şikayete tabi bir suç olup; şikayet söz konusu olmadan ilgili makamlar soruşturma ve kovuşturmayı resen yapmamaktadır. Mağdurun şikayet hakkını, suç eylemini öğrendiği tarihten itibaren 6 aylık süre içerisinde yapması gerekmektedir.
Açığa imzanın kötüye kullanılması suçu ile ilgili yargılama görevi Asliye Ceza Mahkemelerinindir. Ancak failin bu suç ile beraber ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren başka bir suç da işlemiş ise bu durumda yargılamayı Ağır Ceza Mahkemeleri yerine getirmektedir.
DAVA ZAMANAŞIMININ DOLMASI SEBEBİYLE DÜŞME KARARI
“…Sanığa isnat edilen tefecilik ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarının TCK'nın 209/1 ve 241/1. maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırı itibarıyla 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 8 yıllık asli ve 12 yıllık ilaveli dava zaman aşımı sürelerine tabi olduğu, açığa imzanın kötüye kullanılması suçu bakımından suç tarihi olan 2006 yılı, tefecilik suçu bakımından suç tarihi olan Kasım 2005 ile inceleme günü arasında ilaveli dava zaman aşımı süresinin gerçekleştiği anlaşıldığından hükümlerin 5237 sayılı TCK'nın 7/2 ve 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddeleri de gözetilmek suretiyle CMUK'nın 321. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davalarının zaman aşımı nedeniyle ayrı ayrı DÜŞÜRÜLMESİNE, 08.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…” (9. Ceza Dairesi 2020/3760 E. , 2020/432 K.)
AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇUNDA ŞİKÂYET ZAMANAŞIMI SÜRESİ FİİL VE FAİLİN ÖĞRENİLDİĞİ GÜNDEN İTİBAREN 6 AYDIR
“…Bedelsiz senedi kullanma ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarından sanık hakkında verilen düşmeye ilişkin hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; sanığın katılandan önceki bir tarihte araç satın aldığı, söz konusu aracın kredi ödemesi sürecinde taraflar arasında anlaşmazlık çıkması üzerine, sanığın, katılanın daha önce kendisinden araç kiraladığı esnada teminat amacıyla verdiği ve geri almayı unuttuğu imzalı ve boş senedi, söz konusu kiralık araç iade edildiği halde, 50.000 TL bedelli olacak şekilde doldurarak katılan aleyhinde icra takibi başlattığı, bu suretle bedelsiz senedi kullanma ve açığa imzanın kötüye kullanılması suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda; sanığa yüklenen ve TCK’nın 156/1 ile 209/1 maddelerinde düzenlenen suçların takibinin şikayete bağlı bulunduğu, TCK 73. maddesinde de şikayet süresinin “fiil ve failin öğrenildiği günden itibaren 6 ay” olduğu ve şikayetin süresi içerisinde yapılıp yapılmadığının yargılama şartı olarak kabul edildiği, bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, suça konu senet ilgili olarak sanık tarafından icra takibi başlatıldığı ve ödeme emrinin de katılana 11/05/2011 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla katılanın en geç bu tarihte söz konusu senedin aleyhine olarak icra takibine konulduğunu öğrenmiş sayılacağı, bu şekilde yapılan icra takibinden haberdar olan katılanın, altı aylık şikayet süresi geçtikten sonra 08/11/2012 tarihinde sanık hakkında şikayetçi olduğu anlaşıldığından, süresinde yapılmış bir şikâyetin bulunmaması nedeniyle verilen düşme hükümlerinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir…” (15. Ceza Dairesi 2017/13526 E. , 2019/8936 K.)
AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇUNDA UZLAŞMA HÜKÜMLERİ UYGULANIR
“…Bedelsiz senedi kullanma ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, O yer Cumhuriyet savcısı, katılan vekili, sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanığa yüklenen bedelsiz senedi kullanma ve açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçları nedeniyle açılan kamu davası üzerine verilen hükümlerden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34.maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. maddelerinde düzenleme yapıldığı gözetilerek yeni düzenlemeye göre uzlaştırma işlemleri yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumlarının takdir ve tayininde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet savcısı, katılan vekili, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi…” (15. Ceza Dairesi 2017/8199 E. , 2019/3896 K.)
FAİLİN EYLEMİ RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK SUÇUNU DEĞİL; AÇIĞA İMZANIN KÖTÜYE KULLANILMASI SUÇUNU OLUŞTURMUŞTUR
“…Dairemizin önceki bozma ilamlarında da açıklandığı üzere, imza sahibinin tevdi ettiği kişinin kağıdın zilyetliğinden vazgeçerek bunu yazdırması halinde kağıdın yeni zilyedi açısından “esasen kendisine tevdi ve teslim olunmayan kağıdı bertakrip (hukuka aykırı) ele geçirme” keyfiyetinin gerçekleşmiş olacağı, açığa imza atandan kağıdı alan sanığın eyleminin de “bertakrip ele geçiren failin” fiiline iştirak niteliğini kazanacağı, somut olayda ise dinlenen tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı karşısında, suça konu belgelerin açığa imza atandan sanık ... tarafından alındığı, sahibinin rızası dışında unsurları tamamlanacak biçimde doldurulup ciro edilmek suretiyle hükmü temyiz etmeyen sanık ...’ a verildiği ve bu sanık tarafından da icraya konulduğunun anlaşılması karşısında; “bertakrip (hukuka aykırı) ele geçirme” hususunun sübut bulmadığı, eylemin TCK’nin 209/1. maddesine uyan açığa imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, yasaya aykırı, sanık ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozmanın…” (11. Ceza Dairesi 2018/6893 E. , 2019/854 K.)
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |