Cebir suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yedinci bölümünde “hürriyete karşı suçlar” başlığı altında 108. maddede düzenlenmiştir. Kanun hükmü şöyledir:
TCK Madde 108 |
Cebir Madde 108- (1) Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur. |
Kanun hükmünde de anlaşılacağı üzere cebir suçu; failin, mağdura karşı fiziki güç kullanarak mağdurun veya üçüncü bir kişinin hareketleri ve iradesi üzerinde zorlayıcı bir etki oluşturmaktır. Türk Ceza Kanununda, cebir suçu ile ilgili verilecek cezanın tayini için “kasten yaralama” suçu TCK Madde 86’ ya gönderme yapılmıştır. Bu kapsamda, cebir suçu için kasten yaralama suçunun nitelikli (ağırlaştırılmış) hali gibi düşünülebilir. Cebir suçu, tehlike suçu olarak kabul edilir. Salt hareket suçudur. Örnek; olarak failin, mağdurun saçını çekerek onun telefon şifresini zorla öğrenmesi, cebir suçunu oluşturur.
Bu suç tipinde fail, mağduru fiziki güç kullanarak belli bir davranışı yapmaya zorlamaktadır. Bu durum, mağdurun irade ve serbestçe hareket edebilme özgürlüğüne aykırılık oluşturmaktadır. Açıklanan sebeplerle; cebir suçu ile hedeflenen hukuki fayda, mağdurun irade özgürlüğü ve iradesine uygun olarak hareket edebilme özgürlüğü olarak belirtilebilir.
Cebir suçunun faili açısından kanunda herhangi bir özel düzenleme yapılmamış olup; herkes bu suçun faili olabilmektedir. Suçun faili; mağdura karşı fiziki güç kullanarak mağdurun hareketi ve iradesi üzerinde zorlayıcı bir etki oluşturan kişidir.
Cebir suçunun mağduru açısında da kanunda herhangi bir özellik aranmamış olup; herkes bu suçun mağduru olabilmektedir. Suçun mağduru, suçtan zarar gören kişidir. Mağdurun gerçek kişi olması gerekmektedir. Tüzel kişilerin bu suçun mağduru olabilmesi mümkün değildir.
Cebir suçunun maddi unsuru; failin mağdura karşı bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için mağdura fiziki ve zorlayıcı güç kullanılması ve mağdurun iradesi ve hareketlerinin kısıtlanmasıdır. Failin, mağduru şikâyetini geri alması için zorla adliyeye götürüp mağdura dilekçe verdirmesi cebir suçuna örnek olarak gösterilebilir. Cebir, mağdurun failin eylemine karşı koymasını zorlaştıran veya mağdurun direncini kıran fiildir. Zorlama için failin başvurduğu yol ile ulaşılmak istenen netice arasında illiyet bağı bulunması gerekmektedir. Bir suçun işlenmesini önlemek amacıyla failin cebir yoluna başvurması halinde eylem hukuka uygun hale gelir. Bu durumda faile ceza verilmez.
Cebir suçu, sadece kasten işlenebilir. Suçun taksirle işlenebilmesi mümkün değildir. Fail, suçun kanuni tanımındaki unsurlarını bilerek ve isteyerek eylemini gerçekleştirmektedir.
Teşebbüs, ceza hukukunda kelime anlamı olarak failin suç işlemek üzere icra hareketlerine başlamış olması karşısında elinde olmayan sebeplerle arzu ettiği sonucu gerçekleştirememişidir. Cebir suçunda, icra hareketleri belli kısımlara bölünebileceği için suça teşebbüs mümkündür.
Cebir suçu, bazı suçların nitelikli unsuru olarak düzenlenmiştir. Bu durumda bileşik suç hükümleri uygulanır. Yağma suçu, buna örnek olarak verilebilir. Yağma suçunun işlenmesi halinde faile ayrıca cebir suçundan dolayı ceza verilmez. Ancak cebir suçu, kasten yaralama suçunun unsurlarını içerse de faile ayrıca kasten yaralamadan dolayı ceza verilmez.
Cebir suçu, iştirak açısından ayrıca bir özellik göstermemektedir. Mağdura karşı cebir eylemini gerçekleştiren birden fazla kişi söz konusu olur ise, bu eylemi gerçekleştiren bütün kişiler birlikte fail olarak kabul edilirler ve her bir fail bu suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
“…1-Mahkemenin kabulünde, katılanın 250 TL olan alacağını sanıktan istediği, ancak sanığın geçiştirdiği ve birkaç gün sonra da katılanın dükkanına gittiği ve “benim sana borcum yok” diyerek katılanı alacağından vazgeçirmek amacıyla yumrukladığının belirtilmesi karşısında; sanığın yaralama eyleminin TCK'nın 108. maddesinde karşılığını bulan “bir şeyi yapmaması için cebir kullanılması” niteliğinde olmadığı gözetilmeden yaralama suçundan verilen cezanın cebir nedeniyle artırılması, 2-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ... ve ... sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu, Bozmayı gerektirmiş…” (4. Ceza Dairesi 2015/29019 E. , 2016/5457 K.)
“…5237 sayılı TCK'nin 108. maddesinde “Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur” şeklindeki düzenleme karşısında, sanığın mağdura karşı silahla kasten yaralama suçunu işlerken ne şekilde cebir unsuru olabilecek eylemde bulunduğunun tespiti yönünde, mağdur İ.. E..'ın soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki beyanları arasındaki çelişkinin giderilerek sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 108. maddesinde düzenlenen cebirle kasten yaralama hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasının gerekmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA…” (3. Ceza Dairesi 2014/18304 E. , 2014/39666 K.)
“…Sanığın, TCK'nın 108. maddesi delaleti ile aynı Kanunun 86/2. maddesi kapsamında kalacak şekilde cebir suçu işlediğinin kabulü ve anılan maddede cezanın alt sınırının 4 ay hapis veya adli para cezası olması karşısında; "suçun işleniş biçimi, meydana gelen zararın derecesi dikkate alındığında, alt sınırdan ayrılmayı gerektirir bir neden bulunmadığından" biçimindeki gerekçe ile üst hadden "1 yıl hapis cezası" ile cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması, kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık H.. T..'ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA…” (4. Ceza Dairesi 2013/760 E. , 2014/4600 K.)
“…Kasten yaralama ve cebir suçları, ayrı ayrı maddelerde düzenlenen farklı suçlar olup, cebir suçunu düzenleyen 5237 Sayılı TCK.’nun 108/1.maddesinin artırım maddesi olmayıp, yalnızca bu suçla ilgili cezanın kasten yaralama suçuyla ilgili verilecek cezaya göre belirleneceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. Açıklanan bu nedenlerle tebliğnamedeki düşünceye katılınmamıştır. Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa’nın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK.nun 231.maddesi uyarınca ve bu maddenin 6.fıkrasına 25.07.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 sayılı Yasanın 7.maddesi ile eklenen cümle de gözetilerek; hükmolunan cezanın tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA…” (2. Ceza Dairesi 2010/22538 E. , 2010/30495 K.)
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |