MALA ZARAR VERME SUÇU AVUKATI KİME DENİR? |
Türk Ceza Kanunumuzda “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığı altında mala zarar verme suçu (TCK 151) düzenlenmiş olup; genellikle bu belirtilen suç tipleri üzerinde faaliyet yürüten ve müvekkillerinin haklarını savunan avukatlar ceza avukatı olarak adlandırılmaktadır. Mala zarar verme suçu için kanunda öngörülen ceza miktarı ele alındığında bu suçlar Asliye Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmektedir. Mala zarar verme suçuna bakan avukatlar, sadece sanıkların ve şüphelilerin haklarını savunmayıp; aynı zamanda müşteki ve mağdurların haklarını da savunmaktadırlar. Mala zarar verme suçu, hukukumuzda çok ağır yaptırımlara bağlandığı için savunma yaparken çok dikkatli olunması gerekmektedir. Bu hususta insanlar genellikle mala zarar verme davalarına bakan avukatların yardımına ihtiyaç duyarlar.
Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hale getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suç tipiyle korunmak istenen hukuki değer en temel anlamıyla kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bu mülkiyet kavramı içerisine bir malın bütünleyici parçaları, eklentileri ve semereleri de dâhildir. Mala zarar verme suçunun oluşabilmesi için eşyalının maddi olarak zarar görmüş olmasına gerek yoktur. Ekonomik değeri bulunmayan; sadece manevi değeri olan mallar üzerinde mala zarar verme suçunun oluşabilmesi mümkündür. Bu suçun hırsızlık suçundan farkı; hırsızlık suçunun konusunu sadece taşınır mallar oluştururken; mala zarar verme suçunun konusunu hem taşınır hem taşınmaz mallar oluşturabilir. Mal kelimesiyle ifade edilen; belirli bir hacme sahip olan ve yer işgal eden katı, sıvı veya gaz halindeki maddelerin tümüdür. Sahipsiz mallar üzerinde bu suçun oluşması mümkün değildir. Malın faile ait olması durumunda ise eğer 3. Kişilerin bu mal üzerinde tasarrufta bulunma veya yararlanma hakkı varsa bu halde mala zarar verme suçu söz konusu olur. Kaybedilmiş bir mal üzerinde, mala zarar verme suçu oluşması mümkündür.
Mala zarar verme suçunda savunma yapılırken öncelikle karşılaşılan iddianın ve dosyadaki mevcut delil durumunun incelenmesi gerekmektedir. Bunun için eğer dosyada gizlilik kararı mevcut değil ise müdafi tarafından dosya fotokopisi alınır. Karşılaşılan suç iddiası ile ilgili emsal teşkil etmesi için lehe olan Yargıtay Kararları araştırılır ve dosyaya sunulur. Eğer mala zarar verme suçu iddiası ile karşılaşan sanık veya şüpheli tutuklu ise cezaevinde avukat ile görüş sağlanır ve müvekkilin tutukluluk haline itiraz edilir. Müvekkilin lehine bir delilin bulunması halinde dosyaya sunulur ve tanık delili de mevcut ise soruşturma aşamasında savcıya, kovuşturma aşamasında ise mahkemeye dinletilir. Soruşturma aşamasında sunulan savunma dilekçesinde savcının kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi (takipsizlik kararı) vermesi talep edilir. Kovuşturma aşamasında yani mahkeme aşamasında ise beraat kararı verilmesi talep edilmektedir. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından sanığa ceza verilmesi halinde müdafi, kararı istinaf ve sonrasında kanun yolu açık ise Yargıtay aşamasına götürüp kararın bozulmasını talep etmektedir. Sanığın mahkemede mala zarar verme suçundan beraat etmesi halinde katılan veya Cumhuriyet Savcısı beraat kararının bozulması için üst mahkemede itiraz edebilmektedir. Bu noktada müdafi, gerekli görülmesi durumunda beyan dilekçesi sunmaktadır.
Mala zarar verme suçu ile ilgili davaları olan insanlar genellikle ceza davasının takibi için mala zarar verme davasına bakan en iyi avukatı bulma arayışı içerisinde olurlar. Bu doğrultuda bireyler, çevrelerindeki tanıdık avukatlara veya tavsiye üzerine bir ceza avukatına gitmektedirler. Yine mala zarar verme suçuyla karşılaşan insanlar internet üzerinden “mala zarar verme avukatı”, “mala zarar verme suçuna bakan avukat”, “mala zarar verme davasına bakan avukatlar” anahtar kelimeleriyle araştırma yapmaktadırlar. Mala zarar verme suçu, ülkemizde sıklıkla karşılaşılan suçlardan olup; birçok avukat bu suçlarla ilgili davalarda müdafilik veya vekillik yapmaktadır. İstanbul ilinde de mala zarar verme suçuyla ilgili birçok dava dosyası derdest olup; İstanbul’ da faaliyet yürüten birçok avukat bu dosyaları avukatlık ilkeleri uyarınca en iyi şekilde takip etmektedir. Mala zarar verme davalarına bakan avukatlar, davayı en iyi şekilde takip etmek için hukuki bilgilerini sürekli olarak güncel tutmaktadırlar. Bu kapsamda mala zarar verme suçuyla ilgili yeni çıkan Yargıtay Kararlarını ve değişen kanun maddelerini takip etmektedirler.
Mala zarar verme suçunda aleyhe delillerin bulunması durumunda sanıklara ceza verilmektedir. Bu sebeple savunmanın son derece dikkatli ve düzgün bir şekilde yapılması gerekmektedir. Mala zarar verme suçuna bakan ceza avukatları, bu noktada devreye girmekte olup; savunmanın etkin bir şekilde yapılması açısından büyük rol oynar. Ancak şu husus unutulmamalıdır ki iyi avukat her zaman beraat kararı aldırır diye bir kural bulunmamaktadır. Çünkü her dosya birbirinden farklı olup; karar verilirken öncelikli olarak suç iddiası ve mevcut delil durumu göz önüne alınır. Bu sebeple avukat, müvekkiline beraat ve tahliye yönünde kesin taahhütlerde bulunamaz. Ceza avukatı öncelikli olarak benzer dosyalarda ne yönde karar verildiği noktasında müvekkilini aydınlatır ve kararın lehe verilmesi için gereken çalışmayı yürütür. Mala zarar verme suçuyla karşılaşan kişilerin ileride pişmanlık duymamaları için tecrübeli bir avukattan yardım almaları her zaman için tavsiye edilmektedir.
Ceza davalarında karar verilme süresi ile kararın kesinleşme süresi aynı değildir. Mahkeme mala zarar verme suçu dosyasında karar verdikten sonra karara karşı davanın taraflarına şartlar oluştuğu takdirde itiraz hakkı vermektedir. Bu noktada verilen karara avukat tarafından itiraz edilmesi, çoğu zaman dosyanın incelenmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi’ne ve Yargıtay’ a gitmesine sebebiyet vermektedir. Bu durum dosyanın kesinleşme süresini uzatmaktadır. Bir dosyada karar verilebilmesi için gerekli bütün delillerin toplanması ve eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Ceza dava dosyasında taraf sayısının çok fazla olması da dosyanın karara çıkma süresinin uzamasına sebebiyet veren bir durumdur. Çünkü her bir tarafa tebligat çıkarılması ve tarafların ifadelerinin tek tek alınması zaman alan bir durumdur. Ortalama olarak günümüzde bir ceza dosyası 1-2 yıl içerisinde karara çıkmaktadır. Kararın istinaf edilmesi ve sonrasında Yargıtay yolu açık ise Yargıtay’ a gönderilmesi halinde dosyanın kesinleşme süresi yaklaşık 4-5 yıl sürebilmektedir. Hatta bazen bu süre daha da fazla uzayabilmekte olup; dosya dava zamanaşımına dahi uğrayabilmektedir.
Hiçbir avukat, müvekkiline sana ceza aldırmayacağım veya lehine karar alacağım gibi taahhütlerde bulunamaz. Bu sebeple bir ceza dosyasında müvekkilin olumsuz bir karar alması, avukatın ücrete hak kazanamayacağı anlamına gelmemektedir. Avukat, bir ceza dosyasında üzerine düşen bütün sorumluluğu ve görevleri yerine getirmekle mükelleftir. Bu sebeple avukat, görevini yerine getirdiği takdirde anlaşılan avukatlık ücretine de hak kazanmaktadır. Ceza mahkemesinde yargılanan sanık, ceza aldığında dahi itiraz, istinaf veya Yargıtay yolu açık ise avukat bu kanun yollarına başvurarak görevini karar kesinleşinceye kadar yerine getirmektedir. Kararın kesinleşmesi ile avukatın o dosyadaki görevi de sona ermektedir.
Avukatın bir mahkeme dosyasından fotokopi alabilmesi ve dosyada müvekkili adına işlem yapabilmesi için vekâletname gereklidir. Tutuklu olmayan şahıslar herhangi bir notere giderek istediği avukata kolayca vekâletname çıkarabilmektedirler. Ancak şahsın tutuklu olması halinde notere gitmesi mümkün olmamaktadır. Bu durumda tutuklu şahsın bir yakını veya avukat cezaevi yakınlarındaki herhangi bir notere başvurarak tutuklu şahsın bilgilerini verip; noterde çalışan personelin cezaevine gitmesini sağlamaktadırlar. Noter personeli cezaevine giderek tutuklu şahıstan vekâlet alıp; akabinde ilgili avukata bu vekâleti ulaştırmaktadır. Görüldüğü üzere şahsın tutuklu olması, bir avukata vekâlet veremeyeceği anlamına gelmemektedir. Mala zarar verme suçu yönünden vekâlette özel bir yetkiye gerek olmayıp; genel dava vekâletnamesi çıkartılması avukat için yeterlidir.
CEZA AVUKATI – AĞIR CEZA AVUKATI – İSTANBUL AĞIR CEZA AVUKATI İnternet sitemizde yer alan tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Fatih Yaşar’ a aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanması ve izinsiz olarak alınması durumunda hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. |